Yorumum:
İlk olarak kitapta ilgimi çeken mevzu bir asille, bir çingenenin evlendirilmesiydi.Dönemi bir düşünsenize.Juliana her ne kadar ben bir rus prensesiyim, asilim dese de onu tınlayan yok.Eh hal böyleyken durum cidden ilginç oluyor.
Bir diğer ilgimi çeken konuysa VIII.Henry'nin de kitapta yer alması.Okuduğum İngiliz Kraliyet konulu tarihi kitaplrda en çok VIII.Henry yer almaktadır.Malumunuz oldukça sansasyonel bir hayatı vardır.Aldığı kararlar, yaptıkları...Benimde en çok ilgimi çeken krallardan, zira malzemesi bol.Her kitapta farklı bir yönünü mutlaka okuyorsunuz.Bu kitapta ise VIII.Henry acımasız, düşüncesiz, bir kaşık suda boğmak isteyeceğiniz bir karakterde.Kitap 1530'lu yıllarda geçiyor.Kralın en sevdiği eşi Jane Seymour ölmüştür.Yaşı ilerlemiş, hasta ve huysuzdur.Bir anı bir anına uymamaktadır.Bu sebepledir ki Stephen'a garezinden mi diyelim geçmişte olanlardan mı bilinmez bir ceza verir.Onu aşağılamaktan hoşlanır çünkü.Bu ceza atını çalarken yakalanan pasaklı,pis,çirkin bir kız gibi görünen Juliana ile evlenmesidir.
Tabi hiç bir şey planlandığı gibi gitmemektedir.Çingene karısı her ne kadar prenses olduğuna inanmasa da hendeğe attığında yaptığı soğuk banyo, güzel elbiseler ve eve gelen misafire tam bir leydi gibi davranınca işler azıcık değişir.İnanın bana konu Stephen'sa gerçektende az azdır.Adamda ki irade kimse de yok anacım..
Sen Juliana'dan hoşlanmaya başladığın halde bunu yalanla,öptüğünde kıza "bunu çok abartıyorsun" de,bir an ona iyi davranırken bir an 180 derece dönüp kötü davran, evliliğin feshini istediğini şiddetle dile getir ama aynı zamanda çingenelerin geleneklerine görede evlen (2. kez)...Sonra sana demezler mi bu ne perhiz bu ne lahana..Yani bu kadar sağ gösterip sol vuranı da görmedim..Cidden beni sinir etti Stephen...
Juliana'nın bir rus prensesi olduğunu söylemiştik.Kitap ailesinin katledilmesiyle başlıyor.Düşününce insnın içi cız etmiyor değil.Bir kuytu köşede saklanırken sen, annen, baban, küçük kardeşlerin gözlerinin önünde öldürülüyor..Gerçekten de acı bir olay.Bu yaşananların üzerine Laszlo(çingene) Juliana'yı alır ve uzak diyarlara, İngiltere'ye götürür...Ama ne masafe ne de geçen zaman Juliana'nın intikam alma duygusunu, bir prenses olduğunu unutturur.
Kitapta bol bol olay, ve hareket vardı.Ben sıkılmadım.Hatta keyifle okudum da denebilir.Stephen özünde iyi biri olsa da sırf kralın yaptığı nişanları bozmak adına kötü, karanlık bir ün salmıştır.Juliana ise gittikçe bağlandığı eşinin bu yanını bertaraf etmeyi, onu tanımayı ona dair her şeyi öğrenmeyi kafasına koymuştur.Bunun sonucunda ilginç olaylar ve gerçeklerle karşılaşmıştır.
Juliana ve Stephen'in kendilerince öncelikleri vardır, ama zaman geçtikçe birbirlerini tanımaya başlarlar.Değer verirler.Gelin görün ki sorunlar çıkmasa olmaz.Stephen hala boşanmaya takmıştır.Juliana ise yaşadığı yeri benimsemiş olsada...Sorunlar sorunlar sorunlar...
Bakalım çiftimiz mutluluğu bulabilecek mi?Bu cidden zor görünüyor.
Puanım
5/4
Bu kitap okunur.Ben sevdim.
Kesinlikle geçer not aldı.
Temel Bilgiler
Orjinal Adı :At the King's Command
Seri Bilgisi: Tudor Gülü Üçlemesi
Seri Sırası : 1
Goodreads Puanı :3.73
Yazar Adı :Susan Wiggs
Yayın Evi : Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı:423
Bitiş:31.05.2013
0 Yorum:
Yorum Gönder
Yorum için teşekkür ederim.En kısa zamanda döneceğim.