Nalini Singh - Guild Hunter 1 - Meleklerin Kanı { Yorum }

Her defasında böyle harika bitmeyi nasıl başarıyor bu kitap?Kaç defa okursam okuyayım -bu üçüncü- aynı heyecan ve aynı lezzeti alıyorum.Ben tam bir fantastik aşığıyım eğer hala bilmiyorsanız.Bu yüzden bende yeri çok ayrı.Bir kitabı ne kadar ÇOK seversem seveyim ikinci defa okumam çok zor.İmkansıza yakın.

Sizi yanıltmayayım.
+ Çok mu mükemmel?
- Hayır!
+ Harika bir kurgusu mu var?
- Alakası yok.Severek okursunuz ama sizi şoka uğratacak kadar çok da şaşırtmaz, fazla ütopik değil.-sonu şaşırtır belki ben şaşırdım- Nasıl desem böyle dünyada yok böyle bir şey dedirtmez. Ama türleri arasında kıvrıla kıvrıla zirveyi zorlar.

Söylemek istediğim sadece beni kendine çekiyor,  içinde bir yerde bana hitap eden duygular var.Okudukça sayfalar akıp gidiyor.Karakterleri  de sevince değmeyin keyfime.

Elena bir vampir avcısı.Öyle karşısına çıkan her vampiri öldürdüğü yok.Sadece efendilerinden kaçacak kadar salak olanları yakalayıp gerisin geri sepetliyor.O doğuştan bir avcı.Ve bu konuda oldukça iyi.Aldığı son iş bu konuda biraz şüphelenmesine sebep olsa da...

Ve o işi verense bir Başmelek.Bu zat-i alleri kendine oldukça güvenmekte, biraz kibirli mi ne?Bu peki bir problem mi?Kesinlikle hayır.Aksine Raphael'in bu halleri hoşuma bile gitti.Normalde böyle karakterleri pek sevmem ama...

* * *

Dünya nereden geldikleri bilinmese de Başmelekler (On'lar) tarafından yönetilmekte.Ve tabi ki de vampirleri unutmamalı.Var olmalarının nedeni melekler.Nasıl diye sormayın, canım fazlasıyla tatlı ve bu bir sır.

Açıkçası melek temalı kitapları okumak bir açıdan zor geliyor.Yani vampirler, hatta kurt adamlar bile bir çerçevede mantıklı geliyor ama melekler..Iı ıııı cıks.Olmuyor yani.Isınamıyorum, pek inandırıcı gelmiyor.Ana yazar anlatırken  onları ilahi bir varlık gibi aksetmemiş bizlere.Bu açıdan çok rahat okudum.
Şöyle bir hikayeyi düşünüyordum da...İlk başlarda Elena ve Raphael arasında bir elektriklenme olsa da beni o sona hiç hazırlamadı.Yani tamam Raphael kızdan hoşlanıyor ve "sıkıcı" hayatına renk katıyordu ama aynı zamanda Elena'ya ters de davranıyordu.Bir yandan o sevgi selini hissetmek isterken bir yandan da gözümüze gözümüze sokulmayan ama alttan alttan hissettirilen duyguları sevdim.Kitapta olayi macera ve gizem vardı.Özellikle Raphael'in Yedileri beni direkt kitaba çekti.Ve birde Dimitri var.Sara var...Adını unuttum ama , Lonca'dan olan bir karakter daha var..İllium var...Tıpkı söyleyecek çok şeyim olduğu gibi..Ooo varda var :)

(...)“Bana gül göndermiş."
Hattın diğer ucundan, hayal kırıklığını belirten bir hırlama geldi. "Hayatım, nadiren randevuya gittiğini biliyorum ama o şeyleri sokak köşelerinde beş papele satıyorlar."
"Kristalden yapılmış." Elena konuşurken, kristal gülün ışıltılarından gözünü alamıyordu. "Ay, olamaz."
"Ne olamaz?"
Elena ağzı açık bir halde en yakın çekmeceye uzanıp fazla hafif olduğu için nadiren kullandığı ince keskiyi aldı ve gülün sapındaki bir bölgeyi hafifçe kazımaya çalıştı. Bıçak işlemiyordu. Sonra bıçağı tersine sürttü ama bu kez gül "çizilmelere dayanıklı"bıçağı çizdi. "Ay olamaz."
"Ellie, neler olup bittiğini hemen anlatmazsan yemin ederim seni eşek sudan gelene kadar döverim. Ne oluyor? Kan emen mutant bir gül müymüş?"
Elena kahkahasını tutup elindeki tarif edilmez güzellikteki şeye baktı. "Kristal değilmiş."
"Kübik zirkon mu? diye sordu Sara kuru kuru. "Ay, dur bir dakika, yoksa plastik mi?"
"Elmas."
Ölüm sessizliği.

Evvet..Bu uzun olsa da kitapta çok sevdiğim bir sahne..
Kitab-ı Sevda Blogunun sahibeside  bu serinin aşığı.Daha fazla bilgi ve alıntı için bloga zap yapabilirsiniz :) 

5/5

Aşık oldum galiba.Bir kitap bu kadar iyi yazılmamalı.

Yazık günah bizlere.Hayallere dalıyoruz sonra.

Orjinal Adı : Angel's Blood

Seri Bilgisi: Guild Hunter

Seri Sırsası: 1

Goodreads Puanı : 4.15

Yazar Adı : Nalini Singh

Yayın Evi :Artemis Yayınları