Bir zamanlar çoook uzak zamanlarda ejderhalar yaşarmış.Çerez niyetine insancıklar yer etrafı toza dumana katarlarmış.Onlar kibirli harika ve mükemmellermiş.Ama bu ejderhalar arasında öyle biri varmış ki o "En Güzeli, En Yakışıklısı, En Muhteşemi"ymiş.Onun adı Kara Ovalardan Gwenvael...
Malum bu kitabımız serinin 3. kitabı.(1.Ejderin Aşkı 2.Ejderin Arzusu) İlk başlarda tereddütlü başlamıştım.Pek benlik olmadığını düşünmüştüm.Ejderhalar ilgimi çekmiyor da...En azından çekmiyordu.Şimdiyse onlara bayılıyorum.
Gwenvael -bütün iltifatlar- tanıtımda da fark ettiğiniz üzere kendini çok sever.ve ondada ejdercik kibrinden oldukça bol var.Kibir kazanına düştüğü rivayetler arasında.Ama siz yinede bu kendini beğenmişliğine kızamıyorsunuz.Bunu o kadar tatlı bir şekilde yapıyor ki...
Konumuza gelirsek ben hikayeyi sevdim.Bol bol güldüm ve sizler için harika ALINTILAR yakaladım.
Kitap normalde Gwenvael ile Dagmar arasında geçiyor ama hikayemizin başlangıcı Annwyl'e dayanıyor.Bilindiği üzre hatun hamile ve bu doğaüstü olayın birçok düşman çekmesi oldukça kaçınılmaz.Birde birşeyler bildiğini ima eden Dagmar ve onun ilginç(!) ailesi var.
Çiftimiz kitaba her ne kadar konu olsada ejder ailesini ve onların hayatlarından kısa kesitleri, tartışmalarını-tartışmasız zamanları yok ya neyse- gülüp eğlenmelerini acılarını sevinçlerini görmek iyi bir durumdu.zira serideki ilk karakterlerin unutulmaması olayını çok severim ben.
Kitabın ilk yarısı Dagmar ve Gwenvael'in eğlenceli çekişmeleri ve serüveniyle geçer ve siz istemsizce otobüsün ortasında otuz iki dişinizi sergilerken tuhaf bakışlara sebep olursunuz.Sonraki yarısında ise sizi bir endişe ve acabalar duygusu kaplar.Biraz hüzünlenirsiniz.Belki bir iki damla göz yaşı.Ve umut!
Ejderin Tutkusu beni gerçekten şaşırttı.Yeni olaylar ve hiç beklemediğim tavırlarYani Bekaret Avcısı Gwenvael'in böyle bir yaklaşımda bulunacağını hiç tahmin etmezdim.Birde Fearghus ve Briec gibi aksi sinirli ejderciklerden sonra Gwenvael gibi bir ejdercik farklı bir tattı.
Pardon? dediğinizi duyar gibiyim.Ben Gwenvael'in yalancısıyım doğruluk derecesini ölçmeyi size bırakıyorum.
Malum bu kitabımız serinin 3. kitabı.(1.Ejderin Aşkı 2.Ejderin Arzusu) İlk başlarda tereddütlü başlamıştım.Pek benlik olmadığını düşünmüştüm.Ejderhalar ilgimi çekmiyor da...En azından çekmiyordu.Şimdiyse onlara bayılıyorum.
Gwenvael -bütün iltifatlar- tanıtımda da fark ettiğiniz üzere kendini çok sever.ve ondada ejdercik kibrinden oldukça bol var.Kibir kazanına düştüğü rivayetler arasında.Ama siz yinede bu kendini beğenmişliğine kızamıyorsunuz.Bunu o kadar tatlı bir şekilde yapıyor ki...
Konumuza gelirsek ben hikayeyi sevdim.Bol bol güldüm ve sizler için harika ALINTILAR yakaladım.
Kitap normalde Gwenvael ile Dagmar arasında geçiyor ama hikayemizin başlangıcı Annwyl'e dayanıyor.Bilindiği üzre hatun hamile ve bu doğaüstü olayın birçok düşman çekmesi oldukça kaçınılmaz.Birde birşeyler bildiğini ima eden Dagmar ve onun ilginç(!) ailesi var.
Çiftimiz kitaba her ne kadar konu olsada ejder ailesini ve onların hayatlarından kısa kesitleri, tartışmalarını-tartışmasız zamanları yok ya neyse- gülüp eğlenmelerini acılarını sevinçlerini görmek iyi bir durumdu.zira serideki ilk karakterlerin unutulmaması olayını çok severim ben.
Kitabın ilk yarısı Dagmar ve Gwenvael'in eğlenceli çekişmeleri ve serüveniyle geçer ve siz istemsizce otobüsün ortasında otuz iki dişinizi sergilerken tuhaf bakışlara sebep olursunuz.Sonraki yarısında ise sizi bir endişe ve acabalar duygusu kaplar.Biraz hüzünlenirsiniz.Belki bir iki damla göz yaşı.Ve umut!
Ejderin Tutkusu beni gerçekten şaşırttı.Yeni olaylar ve hiç beklemediğim tavırlarYani Bekaret Avcısı Gwenvael'in böyle bir yaklaşımda bulunacağını hiç tahmin etmezdim.Birde Fearghus ve Briec gibi aksi sinirli ejderciklerden sonra Gwenvael gibi bir ejdercik farklı bir tattı.
5/4
Geleceği parlak bir seri..Ben bayıldım :)
"Yüzündeki şu şeyler de nedir?"
Çenesindeki hafif bir kıpırdanma haricinde, kızın yüzünün geri kalan kısmı büyük ölçüde ifadesizdi.
"Neden söz ediyorsun sen?"
"Neden söz ediyorsun sen?"
Gwenvael başını hafifçe yana eğdi, onun başka neden söz edebileceğini
düşündüğünden emin değildi. "Şu camlar."
Gwenvael hafifçe o nesneye dokunmak için elini uzattı, fakat kız onun elini uzaklaştırdı.
düşündüğünden emin değildi. "Şu camlar."
Gwenvael hafifçe o nesneye dokunmak için elini uzattı, fakat kız onun elini uzaklaştırdı.
"Onlar benim gözlüklerim."
"Yani kötü şeylerin görünümü gibi mi? Dehşetin görünümü gibi?"
Kız kesin bir ifadeyle, "Hayır," diye cevap verdi ona. "Onları görebilmek için takıyorum."
"Kör müsün?" Gwenvael elini kızın yüzünün önünde salladı.
Arka taraftaki bütün o leziz görünümlü köpeklerin havlamasına
ve daha şiddetli bir şekilde hırlamasına sebebiyet vererek, "Beni
görebiliyor musun?" diye bağırdı.
Onun bu donuk ifadesi bir kez daha, fakat bu kez daha acımasız
bir şekilde ellerine vurarak onu itmesiyle ansızın silinip gitti. "Kör değilim. Sağır da değilim!"
"Sinirlenmene gerek yok."
"Sinirlenmiyorum."
"Benim yanımda olduğun zamanlar hariç tabii."
"Belki de sen insanların içlerindeki en kötü hissiyatları dışa
vurmalarına sebep oluyorsundur, bu da hiç gurur duyulacak bir şey değil."
"Henüz ailemi tanımadın sen. Bizler en tuhaf şeylerle gurur duyarız."
Kız dudak büktü. "Senden birkaç tane daha mı var?"
"Hiçbiri bana pek benzemez. Ben dayanılmaz bir şekilde eşsizimdir
ve diyebilirim ki, çok da güzelimdir. Ama benim de bir
ailem var."
"Bu da nedir? Neler oldu bana?"
"Sakin ol. Eminim yaralar çabucak iyileşecektir."
"İyileşmek mi? İğrenç görünüyorum!"
"Hayattasın."
"İğrenç bir şekilde hayattayım." Gwenvael, Dagmar'ın yüzünü
elleriyle kapattı. "Bakma bana! Başka tarafa bak!"
"Kes şunu!" Dagmar onun ellerini yüzünden çekti. "Aklını mı yitirdin sen?"
Gwenvael kendini tekrar yatağa attı ve yüzünü duvara döndü.
"Bunun ne demek olduğunu biliyorsun, değil mi?"
"Gwenvael ..."
"Bir yerlerde, bir kalenin tepesinde tek başıma yaşamam gerekecek.
Gün ışığından saklanacağım ve yalnızca geceleri ortaya çıkacağım."
"Lütfen kes şunu."
"Yapayalnız kalacağım, ama bu fazla uzun sürmeyecek, çünkü
beni daha çok arzu edeceksin. Bir zamanlar tanıdığın güzel savaşçıyı
gittikçe daha çok arzulayacaksın ve dönüştüğüm bu iğrenç
yaratığa acıyacaksın. En önemlisi de, acımı dindirmek isteyeceksin."
Gwenvael tekrar ona baktı. "Acımı dindirmek istemez
misin? Hemen şimdi? Üzerinde o elbise olmadan?"
"Hayır, istemem."
Hayatımı, kanatlarımı ve üstün güzelliğimi tehlikeye atarak, yalnızca sevdiklerim uğruna, bu acımasız Kuzey Elleri'ne girdim. Ama kıymetimi bildiler mi? Hayır. 'Yakışıklı Gwenvael, en iyimiz sensin, tüm ejderhaların en güzelisin' dediler mi? Hayır! Ailem asırlardan beri, doğuştan gelen ihtişamım ve alçak gönüllülüğümü bir türlü kabullenemedi. Fakat ben onlar için, tabii bir de cesur ve gözü pek olduğum için, bu toprakların en kötü kâbuslarına göğüs gereceğim.
Bu yüzden şu anda bir anlaşma yapmak üzere Kuzeylilerin Canavar dedikleri kişiyi bekliyorum. Bu kişi o kadar korkulan bir yaratıktır ki, en büyük savaşçılar bile adını fısıldayarak söyler. Ama ben, Dayanılmaz ve Cesur Gwenvael, karşımdaki bu korkunç kadını… ne? Ahh… Şey, Canavar denen yaratık, yani Dagmar Reinholdt… bir kadın mı yani?
0 Yorum:
Yorum Gönder
Yorum için teşekkür ederim.En kısa zamanda döneceğim.